Düşünce her şeyin başlangıcıdır. Sağlıklı bir insanın zihninden günde ortalama 50.000 düşünce geçer. Bunların büyük çoğunluğu kendini tekrar eden düşüncelerdir. Çoğu kendimizle ilgilidir ve bunların %80’i de olumsuzdur. Sürekli kendinizi ve başkalarını yargılıyorsunuz, suçluyorsunuz, bazen kendinizi değersiz, yetersiz hissediyorsunuz ve ne yazık ki bunları bilinçaltınıza kodluyorsunuz.
Her şey çok yolunda gittiğinde bile çok güldüm, sonunda ağlayacağım diyen bir milletiz. Böyle olumsuzlukları sürekli tekrarladığınızda hayatınızı o olumsuzluğa yönlendirmiş oluyorsunuz. Mutlu, huzurlu insanların ortak özelliklerine baktığımızda bu kişilerde tüm olumsuzlukların içinde olumlu bir şeyler bulma yeteneği geliyor.
Düşünceleriniz hayatınızın yapı taşlarıdır. Düşünceleriniz duygularınızı, duygularınız ise tepki ve davranışlarınızı belirliyor. Hadi bir örnek ile ilerleyelim.
Senin gözlerin çok güzel, dudakların harika, yanakların al al, burnun çok büyük. Aklınızda ilk kalan burnun büyüklüğü değil mi? Yani olumsuz olan. Oysaki o kadar iltifat etmiştiniz… ama hiçbir önemi yok. Çoğu insan kendisine yönelik haklı bile olsa eleştirilere tahammül edemez. Yapıcı bir eleştiriye rağmen hemen savunmaya geçer ve haksızlık yapıldığını düşünür. Oysaki yapıcı eleştirilerden faydalanmamız ve kendimizi geliştirmemiz gerekir. Kendimizi asla başkalarıyla kıyaslamamalıyız. Çünkü başkaları senden ya daha üstün ya da daha yeteneksizdir, asla eşit değildir.
Olumsuz düşüncelerin altında hep bir kıyaslama vardır. Birileri bazı konularda senden daha iyi olacak. Bazı konularda da sen birilerinden daha iyi olacaksın. Dolayısıyla bir kıyaslamaya girerseniz sonu mutsuzluğa giden bir otoyola girmiş olursunuz.
Kendinizi zaaflarınızla ve yeteneklerinizle olduğunuz gibi kabul etmelisiniz. Zaaflarınızı aşabilmek için önce var olduğunu kabul etmelisiniz. Unutmayın ki, olmayan bir şeyi ortadan kaldıramazsınız. Ayrıca ortaya çıkaramadığınız veya çıkarma fırsatı bulamadığınız birçok yeteneğiniz de var, bunların farkına varmalısınız. Kendimi tümüyle olduğum gibi kabul ediyorum ve seviyorum. Her olumsuzluğa düştüğünüzde bunu tekrar edin, iyi geleceğini göreceksiniz.
Her zaman haklı olmalıyım, her zaman doğru yanıtlar vermeliyim... Bu inançları benimseyen ne yazık ki o kadar çok insan var ki. Bu mümkün olabilir mi? Bunları savunabilmek pahasına ne bedeller ödediniz? Bazen haksız olduğunuzu kabul edebilseydiniz neler neler kazanacaktınız? Herhangi bir konuda, herhangi bir başarı elde ettiniz mi? Eğer evet diyorsanız başka konularda başka şeyler başarma gücüne de sahipsiniz demektir. Hayatımı istediğim gibi yönlendirecek güce sahip değilim diyorsanız, kendinize sorun. Hayatım boyunca tek bir örnek bile olmadı mı? Herhangi bir konuda kafana koyduğun herhangi bir şeyi gerçekleştirdiğin hiç olmadı mı? Tabi ki oldu.
"BİR KEZ YAPABİLDİYSEN, İSTEDİĞİN HER ZAMAN YAPABİLİRSİN."
Yanlış ve hatalarınızla ilgili her zaman eleştirileceksiniz. Milyonlarca kez doğru yaptığınız çoğu zaman görülmeyecek. İnsanlar genellikle yanlışlarınızla ilgilenirler. Güçlü kalmak zorundasınız. Bu durum sizi olumsuza düşürmemeli.
Bir örnek daha; Benim dışımda gelişen olayların kurbanıyım diyorsunuz bazen. Peki bu olaya dolaylı olarak da olsa hiç mi katkınız olmadı? Yapman gerekenleri yapmadığın için başına bu gelmiş olamaz mı? Unutma! Yaşamın her anında verdiğin tepkilerden sorumlusun. "CESUR OL! KENDİNLE YÜZLEŞ!" Düşüncenizin kalitesi, yaşamınızın kalitesini belirler. Her şey düşünceden önce bir hayaldi, şu an bu yazıları okuduğunuz bilgisayar, tablet, telefon bir hayaldi. Elinizde tuttuğunuz kalem bir hayaldi. İçinde yaşadığınız o ev bir hayaldi. Bunların hepsi birilerinin hayaliydi ve bu hayali gerçekleştirdiler, somutlaştırdılar. Güzel şeyler hayal ederseniz, güzel şeyler ortaya çıkar. Olumlu düşünün, pozitif olun. Unutma, "DÜŞÜNCENİ NEYE ODAKLIYORSAN, O`SUN."
Geçmişte zaman içinde oluşturduğunuz inanç, verdiğiniz karar tüm hayatınızı etkiliyor. Bu bu kadardır, bitmiştir diye oluşturduğunuz inanç ile beyin kendini kilitler. O hükme karşıt ne kadar gelişme olursa olsun beyniniz onları görmez ve değerlendirmeye almaz. Bu kilidi çözebilmeniz için o inancın kesin olarak yanlış olduğunu fark etmeli ve bunun düzelmesi için çalışmaya başlamalı yani eyleme geçmelisiniz. Aksi takdirde o inanç, alınan hüküm ölene kadar sizinle aktif olacaktır. Sorgulayıcı olun, her yeni düşünce ve fikre açık olun, araştırmacı olun, asla mevcut bilgilerle yetinmeyin. Örneğin 80li yıllarda yapılan pilot sağlık muayenesinde omurga arasında açıklık varsa pilot olamazdınız. 2000li yıllarda ise açıklık olmasının bir avantaj olduğu ortaya çıktı ve bu inanç değişti.
Yeniliklere kendinizi açık tutmalısınız. Tutmazsanız bu sonsuz evrensel gerçeklik ve sonsuz bilgiden mahrum kalacağınız anlamına gelir. Sonsuz yenilikleri tanımak yerine oluşturduğunuz inançlarla kendinizi hapsetmeyin. Evrende her an her şey sürekli değişiyor ve yenileniyor. Siz ise bunlara açık olurdanız gelişebilirsiniz.
İnançlar kendi kendine gerçekleşen kehanetler gibidir. Potansiyelinizin ne kadarına ulaşabileceğinizi inançlarınız belirler. Başarılı her an insan olumlu inançlara sahiptir. Yapabileceğime eminim tavrı, yapabilmek için gerekli enerji ve beceriyi tetikler ve üretir. Bunu yapabileceğinize inandığınız vakit, bunu nasıl yapabilirim gelişmeye başlar. Geçmişte edindiğiniz inançlarınız şimdinizi ve geleceğinizi etkiler.
Çevrenizde bulunan insanlar, özellikle yakın çevreniz ve onların tutum ve davranışları inançlarınızın ve özgüveninizin oluşmasında en temel faktördür. İnancı geliştirmenin en önemli yolu bilgidir. Bilgiye ulaşmanın en pratik yolu ise okumaktır. Eyleme geçin. Bir işi yapamayacağınızı mı düşünüyorsunuz, daha iyi hazırlanın. Eylem korkuları dağıtır. Olumlu inançları güçlendirir. Eyleme geçerek inançları ve sonuçları değiştirebilirsiniz. -mış gibi yapın. Duygularınızın devrede olduğu hayaller kurun. O anı yaşıyormuş gibi yapın. Unutmayın, bilinçaltınızın zaman kavramı yoktur. Beyniniz bunu gerçekmiş gibi algılayacak ve mutluluk hormonu salgılamaya başlayacaktır...
コメント